12.000’de ölüleri gömmek için zaman olmadığı için deprem dehşeti | Dünya | Haberler


Deprem acımasızca en kötüsünü yaparken, ölüler altına yattıkları battaniyelere sarıldı. Deprem katliamı ortasında yaşam arayışı devam ederken, Türkiye ve Suriye’de hayatını kaybeden 12.000 kişiye temel ilgiden daha fazlasına zaman yok.

Yani cesetler sokaklarda sıralanıyor. Sevilmemiş değiller ama ölüleri gömmeye zaman yok ve yaşayanları bulmak için zaman daralıyor.

Depremin merkez üssünden yaklaşık 30 mil uzaklıktaki Türkiye’nin Nurdağı kasabasında hayatta kalanları arama çalışmaları her zamankinden daha umutsuz bir şekilde büyürken, yıkılan bölge sakinleri ağlıyor ve birbirlerine sarılıyor.

Yıkılan bir apartmanın enkazında akrabalarını arayan perişan haldeki bir kadın avaz avaz feryat ediyor, ıstırap dolu haykırışları şok olmuş ve yas tutan bir ulusun acısını yansıtıyor.

Trajedi, parçalanmış kasaba ve köylerin yıkıntıları arasında her yerde. Ayakta kalan bu mülkler, duvarlarında derin çatlaklar oluşarak tamamen yaşanmaz hale getirilmiştir.

Kaosun ortasında eski bir asker olan Gökhan Dikki gibi kahramanlar var. Pek çokları gibi o da umudunu kaybetmedi.

Arama ekiplerinin gece gündüz nasıl çalıştıklarını, elleriyle molozların arasında tünel kazdıklarını ve hayatta kalanlara ulaşabilmeleri umuduyla seslendiğini anlatıyor.

Diyor ki: “Herkes sessiz ve biz dinliyoruz. İnsan bulursak önce soğuk mu sıcak mı, ölü mü diri mi diye bakmak için bedene dokunuyoruz. Kişi öldüyse hızlıca çıkarıyoruz ama yaşıyorsa çok dikkatli oluyoruz” dedi.

Pazartesi günkü depremlerle yerle bir olan altı katlı bir binanın enkazına birlikte tırmanıyoruz.

Gökhan, burada iki yaşında bir çocuk da dahil olmak üzere en az 14 kişinin ölü bulunduğunu söylüyor. Bulduğu ve hala sahibine kavuşmayı umduğu bir aile fotoğraf albümü taşıyor.

40.000 nüfuslu kasabanın karşısında binalar dilimlenmiş gibi görünüyor, dış duvarlar çöktükten sonra perdeler rüzgarda sallanıyor.

Furkan Becki, anne babası ve ablası Beyza ile paylaştığı evden kıl payı kurtuldu.

24 yaşındaki oyuncu, birinci kattaki daireleri şiddetli bir şekilde sallanırken nasıl yere düştüğünü ve elleriyle başını koruduğunu anlatıyor.

Sarsıntı dindiğinde, binaları bir tarafa eğimliydi. Aile kapıları kırarak balkondan atladı.

Furkan, yakındaki evlerinin harabeleri arasında mahsur kalan aile bireylerini kurtarmak için sadece çoraplarını giyerek koştu. Ayakları ve bir eli artık sargılarla sarılı.

“Depremden sonra yardım bekledim, sonra tünel açtık ve 7 kişi çıkarıldı. Bizimki çalışmıyor diye Gaziantep hastanesine gittiler.”

Altı katlı başka bir binanın yıkıntılarının yanında, toz bulutları sevdiklerinden haber bekleyenleri kaplıyor. Bazıları gözyaşlarını silerken bazıları sessizce izliyor.

Aralarında 33 yaşındaki Erhan Zobu da var. İki kız kardeşinin toprağa verildiği sanılan komşularıyla birlikte Mersin’den seyahat etmişti.

“Geldiğimde kaldırımda üç ceset vardı. Az önce üç tane daha çıkardılar.” Kız kardeşlerin hâlâ hayatta olduğuna inanıp inanmadığı sorulduğunda, “Dua ediyoruz ama sanmıyorum” diyor.

Daha fazla hayatta kalan bulma umutları azalırken, düşünceler kasabayı yeniden inşa etmek için gereken muazzam kurtarma çabalarına dönüyor.

İnsanlar devlet tarafından sağlanan arabalarında veya çadırlarında yaşıyor. Bazıları ısınmak için şenlik ateşlerinin etrafında toplanır.

33 yaşındaki Bilal Şahin, evinin hala ayakta olduğunu ancak çok hasarlı olduğunu, güvenli olmadığını söylüyor. Ailesiyle birlikte bir çadıra taşındı.

Diyor ki: “Dün gece hava buz gibiydi, arabada klimayı kullanarak oturduk.

“Çadırlarda gücümüz yok.

“Bazı insanların yatağı var ama henüz yeterli yardım yok.”

Yiyecek ve su dağıtılıyor, ancak tuvalet ve sanitasyon eksikliği, insanların yıkık binalarda ellerinden geldiğince yıkanması anlamına geliyor ve bu da hastalık riskini artırıyor.

Hayatta kalanların çoğu evlerinden kaçtıktan sonra pijama giyiyor.

Bebek bezleri, yatak takımları ve bebekler için giysilerle gelen bir yardım kamyonunun etrafında hızla uzanan bir eller denizi oluşur.

Bilal, kıyamet sonrası durumun birçok kişinin “hayalet gibi” hissetmesine neden olduğunu söylüyor. Diyor ki: “Hiç böyle bir şey görmedik. İnsanlar çığlık atıyor, hayatlarını kaybediyorlar.

Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde milyonlarca insan benzer bir kabus yaşıyor.




Kaynak : https://www.express.co.uk/news/world/1732495/turkey-earthquake-syria-horror-death-toll

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir